Artık öyle bir hal aldı ki, bakkal dükkanı açar gibi sendika açılmaya başladı. O sendikası bu sendikası şu sendikası. Her açılan sendika “gerçek hak arayıcısı” olduğunu belirtirken artık bu tür sözlere kimsenin de inancının kalmadığı malum.
İşçinin “Hak”kını korumak, gözetmek ve gerekli girişimler ile adaleti sağlamakla mükellef olan bu kuruluşlar artık “samimi” olduklarını söyledikleri mücadelelerini tamamen bırakmış durumdalar.
Şimdi sendikacılar kızacak ama eğri oturup doğru konuşalım.
Düşünün ismi lazım değil sendikanın binlerce üyesi var. Aylık olarak kesilen ücretler, yapılan anlaşmalardan alınan paylar.
Faizlerle artan rakamlar. (Merak ediyorum bu paraları ne yapıyorlar acaba)
Sendikalar aidat parasını hükümetten alarak zaten “hak” arayışını kendi elleri ile teslim ediyorlar. Bir noktaya gelindiğinde hükümet “paranızı ben veriyorum” diyebilecek gücü eline aldı ve bunu da kullanıyor.
Sendikalar artık temsil ettikleri sektörü temsil edemeyecek kadar aciz duruma düştüler. Bir sosyal medya hareketi bile sendikaların sağlayamadığı başarıyı 500 kat fazlasıyla elde ediyor.
Son dönemlerdeki aylar süren promosyon tartışması bunun en son örneği.
Tüm o yaygaralar, pazarıklar. Sendikaların pozisyonu neydi? Sıfır.
İyice kaosa girmiş kangrene dönmüş promosyon sarmalının içinden o kadar sendika çıkamadı. Bakanlık bir açıklama yaptı ve Fahrettin Koca’nın girişimleriyle 3 yıllığına 29 bin lira. Bu rakamında 1800 TLsi kredi kartına para puan (yani kredi kartı alacaksın) 2 bin lirası da 2 taksitle.
Evet eserinizle övünebilirsiniz sevgili Sendika temsilcileri. Yine beceremediniz.
Binlerce personelden aldığınız aidatların hakkını yine veremediniz.
Gerçek bir sendikanın gerçekten hak aradığı zamana dek bence sendikalardan istifa edilmeli. Zaten sektörü temsil edemiyorlar, gelirleri de devletten.
O zaman kendileri çalsın kendileri oynasın.
Sektör hakkını sosyal medyadan daha verimli alıyor.