İnsan ve Psikoloji İniltisi

3 minutes, 56 seconds Read
Paylaşın

Bu gün, son zamanlarda toplum tarafından daha çok merak edilen, ilgiyle dinlenen psikoloji bilimi hakkında konuşmak istiyorum. Nedir bu psikoloji, hadi açalım sözlüğü bakalım ne diyor bize. Psikoloji insan davranışlarını ve zihinsel süreçleri sistematik bir şekilde inceleyen bilim dalıdır. Peki psikolojinin ele aldığı ve onun odak noktası olan insan nedir? Hiç kendi var oluşumuzun ne olduğu, neden olduğu, bir amacının olup olmadığı konusunda sorular sordunuz mu kendinize? Ben çok sordum. Keza psikolojide… Ancak burası bir dipsiz kuyu, dipsiz bir okyanus, yüz yüz bitmiyor.Bu konuda takdir edersiniz ki, filozoflar,bilim adamları ve yazarlar da çok soru sorup görüş beyan etmişlerdir. “İnsan Denen Meçhul” Kitabının yazarı Alexis Carrel şöyle diyor: “İnsanlık kendini tanımak için büyük bir gayret göstermiştir. Bilginlerin, filozofların,şairlerin, mistik lerin gözlemlerinden meydana gelen bir hazine sahibi olmamıza rağmen, insan hakkındaki bilgimiz bazı görünüş ve parçalardan ibarettir.” (Carrel , 1973 : 24-25)

Psikolojinin babası Freud insan zihnini, davranışlarını İd, Ego, Süperego şeklinde üç başlıkta ele almıştır.
İd zihnimizin en ilkel parçası olup haz ilkesine göre çalışır. Yani içgüdüsel, ilkel dürtülerimizin tatmin edilmesi için egoya gerçeklikle uyumsuz ve mantıksız olsa bile baskı yapar. Süper egoya kısaca toplum kuralları, yasaklar da denilebilir. Frenleyici bir rolü vardır idin üzerinde. Suçluluk duygusu, utanç duygusu süper egonun eseridir. Vicdan ise süper egonun bilinçli kısmında yer alır. Ego, süper ego ile id arasında denge kurmaya çalışır. İdin isteklerini toplumun yasaklarını ve beklentilerini de hesaba katarak doyurmaya bakar. Mesela basit olarak hepsini örnekleyelim. Parkta yürürken yerde para buldunuz. Hiç kimse yok etrafta. İd der ki, o parayı al. Süper ego der ki, o parayı karakola teslim et. Sahibi bulunsun. Ego da der ki, o parayı kimse görmeden al.
Psikolog Erik Erikson ise insan gelişimini sekiz tane üstesinden gelinmesi gereken gelişim evresine ayırmıştır. Bunlar oral, anal, fallik, latent, adolesan, genç-erişkin, erişkin ve yaşlılık dönemlerini içerir. Güven-güvensizlik, bağımsızlık, utanç ve şüphecilik, girişkenlik-suçluluk duyma, başarı-aşağılık duygusu, kimlik kazanma-rol karmaşası, dostluk kazanma-yalnız kalma, üretkenlik-duraklama, benlik bütünlüğü-umutsuzluk.

Duruma felsefi ve etimolojik açıdan yaklaşırsak, insan nisyan demektir. Nisyan ise unutandır. Birçok bilim adamı, araştırmacı kişi sürekli unutmanın psikolojik yönlerinden, faydalarından bahsetmişlerdir. Evet, gerçekten de birçok faydası vardır. Mesela yaşadığımız acı dolu travmalarımızı unuturuz. Unutabildiğimiz için yeni mutluluklara yer açılmıştır. Ya da eski bilgiler unutulduğu için zihnimiz yeni bilgileri daha sağlıklı bir şekilde kaydediyor ve öğreniyor. Bunun yanında birçok dezavantajı da var unutmanın. Ancak üstünde durmak istediğim konu o değil. Üstünde durmak istediğim konu aslında kimsenin kendisine sormadığı ama çok duymak istediğim bir soru. Peki madem insan nisyan demek, neden bir şeyi, çok önemli bir şeyi unutmuş olmalı bu insan. Acaba insanın unuttuğu o çok önemli şey ne olabilir? Cevabı çok uzakta arama. Cevap sana çok yakın bir yerde. Hatta daha da yakın… Sende, senin içinde, senin özünde…
Bana sorarsanız arkadaşlar, insan kendi özünü, gerçek ve mutlak potansiyelini unutmuş durumda ve bütün bilimler bilmediğimiz mutlak hakikati keşfetmek üzerinedir. Ancak, insan ve onun mutlak hakikati belki de insanlık var olduğundan beri üzerine çokça düşünülen ve hala net olarak yanıtlanamamış bir konu. Bunun sebebi insanın mutlak hakikatinin keşif üstüne keşif yapılacak ve bütün bu keşiflerle beraber üzerine çok az şey bilecek kadar çok büyük bir konu olmasıdır. Ne yazık ki günümüz modern hayatı insanın bedenden ibaret olduğu anlayışını topluluklara empoze etmiştir. Bu beden insanın hakikatine giden yolun yansımasıdır.. . İnsan zihni, hakikati ve beden, o kadar iç içe geçmiş ki onu keşfetmek için kirlilikten uzak olup berraklaşmamız lazım. Bunun kilidi ise ahlaktır ve bilişlerimizin, korteksimizin bizi ne kadar kandırabileceğinin farkına varmaktır.
Mutlak ve hakiki varlığımızda bir olmak dileğiyle…

Bahar Arslan Sosyal Medya Hesapları
twitter.com/psk_bahararslan
instagram.com/arslann.bahar

Benzer Haberler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir